T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ANKARA / ÇANKAYA - Tapu Kadastro Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun Öğretmenim!

Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun Öğretmenim!

Okulumuz Spor Salonunda gerçekleştirilen Öğretmenler Günü Kutlamalarında Okul Müdürümüz Mehmet Hanifi SOLAK, Müdür Yardımcılarımız Mehmet Levent PARLAK ve Ali GÖZEL, öğretmenlerimiz, velilerimiz ve öğrencilerimiz katıldı.

Bu yılki kutlamalar geçtiğimiz ay aramanızdan ebediyete uğurladığımız Tarih Öğretmenimiz Mehmet Necati GÜVEN anısına yapıldı. İngilizce Öğretmenimiz Sibel AKDAĞ ve Biyoloji Öğretmenimiz Nevzat EREN koordinatörlünde hazırlanan törende Tarih Öğretmenimiz Mehmet Necati GÜVENİ’in kıymetli eşi Julide Hanım, kardeşleri ve aile yakınları da katıldı.  Ayrıca 1996 okul mezunlarımız ve okulumuz eski müdür yardımcılarımız Sebahattin KOÇER ile Sonay CEBECİ’ de törene katılanlar arasındaydı.

İlk olarak Okul Müdürümüz Mehmet Hanifi SOLAK, yaptığı duygulu konuşmasında ‘Kalbimi tekmeleyen bunca acıyı yara bandına yatırmak çokta kolay olmuyor’  diyerek sözlerine şöyle devam etti;

        “Öncelikle başta Ulu Önderimiz ve Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve ebediyete irtihal etmiş tüm öğretmenlerimizin ve bu salonda bulunan tüm öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun. Hepinizi selam ve saygıyla selamlıyorum.          Bugün saatlerce konuşabilecek kadar doluyum,  hem de tek bir kelam edemeyecek kadar yorgunum. Soğuk bir güz ayında şiir yazdığımı sanmayın. İnsan saramadığı yarayı bazen bir gülüşün içine gizliyor bazen de derin bir sessizliğe saklıyor. Kalbimi tekmeleyen bunca acıyı yara bandına yatırmak çokta kolay olmuyor.

 

Ben bugün yaralarıma dikiş atıyorum. Çünkü Özlediğin biri var ama özlenen yok. Yüzünü göremediğimiz, elini tutamadığımız hayallerimiz var bizim. Bu yüzden herkes konuştuklarını yazar, ben ise sustuklarımı yazdım bugün sizlere.

          Kıymetli misafirler                                

      Gidenler fotoğraflar da kalıyor, fotoğraflarsa kalanlarda, kalanlarda bir daha tamamlanmamak üzere hep yarım kalıyor. Her yara, hayatımızda kitap ayracı gibi durur. Nere de kalmıştık deriz ve devam ederiz. En kötüsü de; insanın yaşadıklarına katlanmak zorun da kalması. Mutluluk maskesini takıp yaşıyormuş gibi yapması. Ne demişti Cahit ZARİFOĞLU; ‘’Çocukluğum beni çabucak terk ettiğinde anlamıştım’’ dünya acımasız bir misafirhaneydi…

       İşte bu acımasız dünyada;  Beden her yükü kaldırıyor da gönül her sözü kaldıramıyor. İnsana en acı veren şey de incindiği yerden sınanması oluyor. Bazıları Şiir’i sevmez der Atilla İLHAN: ‘’Çünkü onların yaraları yoktur, yaraladıkları vardır’’ der. Hâsılı; geçmediğin kapının gıcırtısını, sınanmadığın acının sancısını bilemezsiniz. Allah’ım sizlere acı sınatmasın.

         Evet; Günün birinde hepimiz sonsuza dek susacağız. Onun için sevdiklerimize, kıymetlilerimize vakit geç olmadan seni seviyorum demekten çekinmeyin. Bir kitapta şöyle bir cümle okumuştum. Çok hoşuma gitmişti. ‘’İnsanlar sevmeyi yan yana olmak sanıyor oysa sen benim uzaklarda atan kalbimsin’’ diyebilmeliyiz sevdiklerimize.

Değerli misafirler ve Sevgili Öğrencilerim;

         Herkesin bir yükü var bu hayatta. Kimi kaderini kimi ise kederini taşıyor heybesinde. Bazen hayatın getirdiklerinden kaçmak istersin kaçamasın, bazen de alır götürür senden sevdiklerini tutamasın. Tıpkı Necati’yi tutamadığımız gibi. Yani; Herkes yaşamak istediği hayatı değil de, yaşamak zorunda kaldığı kaderi yaşıyor. Özdemir ASAF’ın dediği gibi: Seni; benim hayatıma uğratan kaderin de vardır bir bildiği, diye teselli oluyoruz.

         Farklı olsa da mekânlar, birbirini görmese de gözler, hisleri anlayıverir yürekler işte böyle yüreklere dost denir.    Dost, deniz kenarında taş toplamaya benzer. Önce teker teker toplarsın. Sonra da teker teker denize atarsın. Ancak bazılarını atmaya kıyamazsın. İşte sen atmaya kıyamadıklarımızdansın Necati.        

          Can Dostum Necati; Hastane de iyi haberini beklediğimiz anlar da, Hazanda, yaprak dökümün de, Öğle saatlerin de düşmüştü acı haberin. İkiye bölünmüş gibi kalmıştım öyle. Saçlarına yeni aklar düşmüştü be dostum. Tek bir çizgi yoktu yüzünde. Kocaman gözlerin de gece gündüz ışıl ışıl parlıyordu yaşamak. Cemal SÜREYA der ki: Meğer ne çok yanarmış canı insanın, baktığı yerde göremeyince görmek istediğini. Ben ise kimin yüzüne baksam seni görüyorum.

    Özlem nasıl anlatılır bilmiyorum. Yüreğin çığlığını sessizce susturmak mı? Yoksa sayfalar dolusu özlem biriktirip sen diye yazmak mı?

Bazen öyle bağırıyor ki içimdeki sen. Dar geliyor koca dünya, olduğum yere sığamıyorum.

Özlemek nedir bilir misiniz?

Özlemek dokunmaktır, sarılmaktır, Özlemek; özlediğin olmadan uyumak zorunda olup, ağlayarak uyanmaktır.. Özlemek, ezbere bildiğin o şarkıyı, bağıra bağıra söylemektir. Can dostum: Özlemin, 30 gündür yüreğimdeki fay kırığında gece gündüz zelzele yapıyor. Senin yokluğun da, gönül şehrim de tüm umutlar birer birer can çekişiyor. Senden sonra gülüşlerim kumru kadar ürkek, bedenim nefesim de eriyor, yüreğim buzdan ateşte pişiyor. Yorgun ve umutsuz adımlarım da okulun koridorları can çekişiyor. Ben iyi değilim de seni Allaha emanet ediyorum can dostum.

    Bazı insanların yüreğinin güzelliği yüzüne, sesine, yazdıklarına, yaptıklarına yansır. Türlü türlü yetenekleri vardır. İşte bunların tümü sen de vardı. Sen gözlerin de yüreğini görebildiğimiz, sözlerinde yalan çiçekleri yerine, doğru dikenleri olan birisiydin. Sen küçük sevinçleri, kocaman çiçek bahçesine dönüştürendin. Hayat gibi, su gibi, saf ve duruydun.

     Senin o yüreğindeki güzellik bugün buraya tüm sevdiklerini topladı. Senin gibi bir dostu olmalı her insanın, gözle değil gönülden seven, neşesini, kederini hisseden, yüklerini hafifleten, yangınlarını serinleten, her koşulda yüzünü güldüren, acı günlerin tesellisi, tatlı günlerin şerbeti, iyilik, güzellik abidesi, candan, içten, vefalı.

Sevdim seni Necati hem de çok sevdim. Annenin, Eşinin, kızının, kardeşinin ve öğrencilerinin seni sevdiği kadar sevdim. Kimsenin seni anlamayacağı kadar anladım, düşünemeyeceği kadar düşündüm hesap etmeden hesapsızca, umarsızca hem de. Yokluğuna yandım, oğluma yandığım kadar. Ben seni o kadar çok sevdim ki gökyüzü kadar uçsuz bucaksız, kuralsız sevdim.

     Senin gittiğin yerde hava nasıl bilemem, senin hiç gelemeyeceğin benim coğrafyamda her şey yorgun, herkes mutsuz, yemekler tatsız, çaylar demsiz, koridorlar sessiz, öğrencilerin öksüz, Gelemeyeceğin benim coğrafyam da şuanda birçok yürek var burada, içleri senle dolup taşıyor. Havalar gri, puslu ve yağmurlu ama toprak kokusu yok buralar da. Her yer buram buram sen kokuyor.

   Ne kadar sessiz olsan da, yokluğunda hep sen varmış gibi yürüyeceğiz bu koridorlarda. Seni yüreğimizin derinliklerine attık. Çünkü sen rastlantıların en güzeliydin bizlere.

      Sonuç olarak; Dünya değişir, zaman ve mekân değişir, arzular, duygular değişir. Ama vicdanın sesi, ölümün saati, vuslatın rengi ve kaderin taktiri, asla değişmez…!

 

Kıymetli misafirler, sevgili öğrencilerim;

 Ömür yolculuğunuzun her durağında Necati gibi gönlü güzel insanlar yoldaşınız olsun. Sevenleriniz, sevdikleriniz hep sizinle olsun. Nazımın deyişi ile herkese selam sana ‘’ HASRET’’ Necati Mekânın cennet, makamın ali olsun dostum” dedi.

      Okul Müdürümüzün konuşmasının ardından Tarih Öğretmenimiz Mehmet Necati GÜVEN’in  bacanağı Soner AKDDOĞAN, yapılan törenin kıymetli isimin anısına yapılmasından memnuniyetini belirterek aile adına teşekkürlerini iletti.

      Törende ayrıca Biyoloji Öğretmenimiz Nevzat EREN seslendirdiği eser ile büyük alkış aldı. Öğrencilerimizin hazırladığı şiirler ve şarkılar ile devam edildi. Daha sonrasında bu yıl emekliye ayrılan Hukuk Öğretmenimiz Mesut CİVİROĞLU ve yine 26 yıldır okulumuzun tamir işleri ile her zaman yanımızda yer alan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Personeli Haluk SÜZGÜN’e Okul Müdürümüz Mehmet Hanifi SOLAK tarafından plaket takdim edildi. Eski mezunlarımız Tarih Öğretmenimiz Mehmet Necati GÜVEN’in ailesine 61 numaralı en sevdiği Trabzonspor formasını takdim ettiler.

     Törenlere hatıra fotoğraf çekimiyle son buldu. Bizlerde kıymetli öğretmelerimizin gününü tebrik ediyoruz.

24-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-202324-11-2023

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 24.11.2023 - Güncelleme: 24.11.2023 16:01 - Görüntülenme: 449
  Beğen | 3  kişi beğendi